Cengiz Koçal’dan Yakup Koçal’a: Şovu Kim Yapıyor Acaba?
Cengiz Koçal’dan Yakup Koçal’a: Şovu Kim Yapıyor Acaba?
Haftanın Konuğu bölümünde çarpıcı açıklamalar yapan, bugünkü yönetimi eleştiren ve kendisine yöneltilen eleştirilere cevap veren Yakup Koçal’a, Cengiz Koçal’dan itiraz geldi. Cengiz Koçal konuyla il
Haber Giriş Tarihi: 01.06.2005 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
yalovamiz.com
Haftanın Konuğu bölümünde çarpıcı açıklamalar yapan, bugünkü yönetimi eleştiren ve kendisine yöneltilen eleştirilere cevap veren Yakup Koçal’a, Cengiz Koçal’dan itiraz geldi.
Cengiz Koçal, konuyla ilgili sitemize yaptığı açıklamada şunları söyledi;
“Bu yorumumu yapıp yapmamakta, benim de soy ismimin Koçal olması hesabı ile, inanınız gerçekten tereddüt geçirdim. Ancak susmamamın bir insanlık görevi ve siyasi bir kimliğimin olması hesabı ile, neticede konuşmam gerektiği kanaatine vardım ve yorumumu yapıyorum: ‘Düşünen Adam’ imzası ile, bu söyleşiye yorum yapan kişinin söylediklerine, tamamen katılıyorum. Onlara ilaveten söylenecek çok şey daha var. Ancak iki konuya değinmek istiyorum:
1- Yakup Koçal bey öyle anlaşılıyor ki; Tigem Arazisi üzerinde (doğrudur, yanlıştır, ona girmeyeceğim) bir üniversitenin, hele hele bir vakıf üniversitesinin kurulmasına ısrarla karşı bir tavır içinde. Bu kanaati ile aşağıda anlatacağım olayla çelişkiye düşmüyor mu acaba?
Zaman 1993-1994. Bendeniz hasbelkader Yalova Belediye Başkanıyım. Kendisi Almanya destekli bir vakıf üniversitesinin Tigem arazisi üzerinde kurulması içi çaba göstermekte, merkezi hükümeti ve beni de Belediye Başkanı olarak bu çabalarına destek vermemekle suçlamakta. Bu bir çelişki değil mi?
Yakup Koçal’ın bu söylediklerimi, çoğunlukla yaptığı gibi; inkar etmeye veya şatafatlı sözcüklerle saptırmaya kalkarsa, vatandaştan o yıllardaki Haberci gazetesinin arşivlerine bakarak, verdiği beyanatları okumasını öneririm.
2- Yine ayni söyleşide, bugünkü belediyenin personel giderleri ile, kendi zamanının personel giderlerinin oranını vererek; şimdilerde iki misli bir personel gideri olduğunu söylemeye çalışmaktadır. Bu konuda personel sayılarını rakamlara dökerek, cevap verecek makam şimdiki belediye yönetimidir, yani ben değilim. Ancak bu noktada kendisine sormak istiyorum:
a)Yalova’nın nüfusu 1994 yılında 69.000 iken kendisinin görevi bıraktığı andaki nüfusu 71.000. Yani 1994 ile 2004 yılları arasında nüfus farkı 2000 iken (Farkı yüzdeye vurursanız takribi %3 yapar), belediyede çalışan personel sayısı (işçi memur toplamı) 1994 de 300 küsur kişi idi, 2004 de 700 küsur kişi (Fark takriben %100). İşin esas düşünülmesi gereken tarafı bu değil midir?
b)Yalova Belediyesinin genel bütçeden gelen payı depremden dolayı kendi döneminde yıllarca 5 misli olarak gelmedi mi? Bu gelen paralar da belediyenin toplam bütçesini takriben üç misli arttırmadı mı? Bu şartlar altında, pek tabii ki personel harcamalarının oranı toplam bütçeye göre çok düşük olacaktır. Belediyelerde personel harcamaları ortalama %30-33 tür. Bütçe üç misli artınca bu oranın da takriben %10 a inmesi gerekmez mi? Yani övündüğü %18 lik personel harcaması, olması gerekenin iki misline yakın bir rakamdır. Bu gerçekler karşısında Yakup Koçal beyin yine ne gibi saptırmalara başvuracağını çok merak ediyorum doğrusu.
Sayın Yakup bey arzu ederse, kamuoyu önünde bu konularda ve diğerlerini kapsayacak şekilde tartışmaya hazırım. Tam bir mali kaynak kaybı olan toplu konut, bilişim gibi projeleri ne denli hayali projeler olduğu, uzun boylu konuşulacak konular olduğu için, burada sadece başlık zikrederek geçtim.”
Ayrıca Haftanın Konuğu bölümünde Yakup Koçal’ın söyleşine eleştiride bulunan “Düşünen Adam” rumuzlu okuyucumuzu da eleştiren Cengiz Koçal; “ ’Düşünen Adam’ rumuzunu kullanan yorumcu arkadaşa da bir not: Sanal gazetelerdeki yazılara veya beyanatlara yorum getiren kişilerin gerçek isimlerini vermeden, şifreli isimler vererek yazmasını doğru ve etik bulmuyorum.
Bir fikir savunuluyorsa, o fikrin sahibinin kendisini gizlemesine ne gerek var ki? Bu; imzasız tehdit mektuplarına benzeyen hareketi doğru bulmuyorum. Çık, dobra dobra söyleyeceğini söyle ve ismini de ver. Söylediklerin hakaret içermedikten sonra neden çekiniyorsun ki?” dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Cengiz Koçal’dan Yakup Koçal’a: Şovu Kim Yapıyor Acaba?
Haftanın Konuğu bölümünde çarpıcı açıklamalar yapan, bugünkü yönetimi eleştiren ve kendisine yöneltilen eleştirilere cevap veren Yakup Koçal’a, Cengiz Koçal’dan itiraz geldi. Cengiz Koçal konuyla il
Haftanın Konuğu bölümünde çarpıcı açıklamalar yapan, bugünkü yönetimi eleştiren ve kendisine yöneltilen eleştirilere cevap veren Yakup Koçal’a, Cengiz Koçal’dan itiraz geldi.
Cengiz Koçal, konuyla ilgili sitemize yaptığı açıklamada şunları söyledi;
“Bu yorumumu yapıp yapmamakta, benim de soy ismimin Koçal olması hesabı ile, inanınız gerçekten tereddüt geçirdim. Ancak susmamamın bir insanlık görevi ve siyasi bir kimliğimin olması hesabı ile, neticede konuşmam gerektiği kanaatine vardım ve yorumumu yapıyorum: ‘Düşünen Adam’ imzası ile, bu söyleşiye yorum yapan kişinin söylediklerine, tamamen katılıyorum. Onlara ilaveten söylenecek çok şey daha var. Ancak iki konuya değinmek istiyorum:
1- Yakup Koçal bey öyle anlaşılıyor ki; Tigem Arazisi üzerinde (doğrudur, yanlıştır, ona girmeyeceğim) bir üniversitenin, hele hele bir vakıf üniversitesinin kurulmasına ısrarla karşı bir tavır içinde. Bu kanaati ile aşağıda anlatacağım olayla çelişkiye düşmüyor mu acaba?
Zaman 1993-1994. Bendeniz hasbelkader Yalova Belediye Başkanıyım. Kendisi Almanya destekli bir vakıf üniversitesinin Tigem arazisi üzerinde kurulması içi çaba göstermekte, merkezi hükümeti ve beni de Belediye Başkanı olarak bu çabalarına destek vermemekle suçlamakta. Bu bir çelişki değil mi?
Yakup Koçal’ın bu söylediklerimi, çoğunlukla yaptığı gibi; inkar etmeye veya şatafatlı sözcüklerle saptırmaya kalkarsa, vatandaştan o yıllardaki Haberci gazetesinin arşivlerine bakarak, verdiği beyanatları okumasını öneririm.
2- Yine ayni söyleşide, bugünkü belediyenin personel giderleri ile, kendi zamanının personel giderlerinin oranını vererek; şimdilerde iki misli bir personel gideri olduğunu söylemeye çalışmaktadır. Bu konuda personel sayılarını rakamlara dökerek, cevap verecek makam şimdiki belediye yönetimidir, yani ben değilim. Ancak bu noktada kendisine sormak istiyorum:
a)Yalova’nın nüfusu 1994 yılında 69.000 iken kendisinin görevi bıraktığı andaki nüfusu 71.000. Yani 1994 ile 2004 yılları arasında nüfus farkı 2000 iken (Farkı yüzdeye vurursanız takribi %3 yapar), belediyede çalışan personel sayısı (işçi memur toplamı) 1994 de 300 küsur kişi idi, 2004 de 700 küsur kişi (Fark takriben %100). İşin esas düşünülmesi gereken tarafı bu değil midir?
b)Yalova Belediyesinin genel bütçeden gelen payı depremden dolayı kendi döneminde yıllarca 5 misli olarak gelmedi mi? Bu gelen paralar da belediyenin toplam bütçesini takriben üç misli arttırmadı mı? Bu şartlar altında, pek tabii ki personel harcamalarının oranı toplam bütçeye göre çok düşük olacaktır. Belediyelerde personel harcamaları ortalama %30-33 tür. Bütçe üç misli artınca bu oranın da takriben %10 a inmesi gerekmez mi? Yani övündüğü %18 lik personel harcaması, olması gerekenin iki misline yakın bir rakamdır. Bu gerçekler karşısında Yakup Koçal beyin yine ne gibi saptırmalara başvuracağını çok merak ediyorum doğrusu.
Sayın Yakup bey arzu ederse, kamuoyu önünde bu konularda ve diğerlerini kapsayacak şekilde tartışmaya hazırım. Tam bir mali kaynak kaybı olan toplu konut, bilişim gibi projeleri ne denli hayali projeler olduğu, uzun boylu konuşulacak konular olduğu için, burada sadece başlık zikrederek geçtim.”
Ayrıca Haftanın Konuğu bölümünde Yakup Koçal’ın söyleşine eleştiride bulunan “Düşünen Adam” rumuzlu okuyucumuzu da eleştiren Cengiz Koçal;
“ ’Düşünen Adam’ rumuzunu kullanan yorumcu arkadaşa da bir not: Sanal gazetelerdeki yazılara veya beyanatlara yorum getiren kişilerin gerçek isimlerini vermeden, şifreli isimler vererek yazmasını doğru ve etik bulmuyorum.
Bir fikir savunuluyorsa, o fikrin sahibinin kendisini gizlemesine ne gerek var ki? Bu; imzasız tehdit mektuplarına benzeyen hareketi doğru bulmuyorum. Çık, dobra dobra söyleyeceğini söyle ve ismini de ver. Söylediklerin hakaret içermedikten sonra neden çekiniyorsun ki?” dedi.
En Çok Okunan Haberler