Altınova Hersek’te, tarihi kazı çalışması ile ortaya çıkan Helenopolis’in kalıntıları ile ilgili Arif Ekim bir açıklama yaptı. Ekim açıklamasını şöyle sürdürdü: “ Hersek’te başlayan kazı önemli bir
Haber Giriş Tarihi: 29.10.2005 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
yalovamiz.com
Altınova Hersek’te, tarihi kazı çalışması ile ortaya çıkan Helenopolis’in kalıntıları ile ilgili Arif Ekim bir açıklama yaptı. Ekim açıklamasında: “ Hersek’te başlayan kazı önemli bir çalışma. Bu çalışmalar, Yalova’nın tarihindeki gizlerin yavaş da olsa ortaya döküleceğini göstermektedir.,Yalova tarihi Hersek İznik yolu üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu bölge, hem Bizans dönemi hem de Osmanlı dönemi önemini korumuştur. Önemi ise, İstanbul’u Anadolu’ya bağlıyan ticari, askeri bir yolun buradan geçmesidir. Bu yol, Osmanlı döneminde Bağdat Yolu diye anılır ve aynı zamanda da Hac yolu olarak bilinir ve kullanılırdı.
Yalnız, çok sık tekrarlanan bir hata yapılıyor, ki bir şey yanlış başlarsa düzeltmesi de çok zor olmaktadır. Soru şu: Helenopolis adı nereden gelmektedir? Daha önce de yazmıştık, Helenopolis’in Helena ile alakası yok. Bu tespit, ne yörenin tarihini değersizleştirir, ne de ilgiyi azaltır. Üstelik, bir çok yerde ve bir çok zaman yapılmış bir hatanın da Yalova’da tekrarlanmasının bir anlamı da yoktur. Tarihi yer adları, çoğu kez, bazı bozulmalar olsa da, eski Yunanca değildir Anadolu’da. Bu yer adları, iyi araştırıldığında görülmektedir ki, Bizans öncesi konuşulan Anadolu yerli dillerinden gelmektedir. Bu akademik tartışmayı merak edenler, arkeolog ve tarihçilerimizin kitaplarına lütfen bir göz atsınlar.
Şimdi, Haberci Gazetesi’nde 11-12 Mayıs 2004 günleri yayınlanmış olan “Yalova’daki Tarihi Yer Adları” adlı makalemizden konu ile ilgili bölümü aynen aktarıyorum: Bu yazımızda yararlandığımız kaynak: Ünlü araştırmacı Bilge Umar’ın, ikinci baskısı yapılan, Türkiye’deki Tarihsel Adlar ismini taşıyan şaheseri (İnkılap Kitapevi, İstanbul 1999).Önce, yörenin tarihinde çok fazla önemi olan, şimdi Hersek diye adlandırdığımız köyün Bizans dönemi kullanılan isminden, Helenopolis’ten başlayalım.
Bir çok arkadaşımızın da tekrarladığı bir hikaye anlatılır: Helena isimli bir Bizans prensesi burada yazlık bir ev yaptırmış ve ondan dolayı da buraya “Helena’nın Kenti” anlamına Helenopolis denmiş. Bilge Umar, bu bilgi için, yanlış diyor. Umar’ı dinleyelim: Helenopolis, “gerçekte, Luwi dilinden gelme Elena adının, yani Ela-(wa)na, ‘Boğaz-sal, Geçit-sal’ adının ta kendisi ile, Hellen dilinin Polis (=Kent) sözcüğünden türetilmiş bu ad, ‘Boğaz/Geçit Kenti’ni kastetmektedir”. Bizans öncesinde de bu bölgenin geçiş yeri olarak kullanıldığını biliyoruz ve bu açıklama da coğrafi konumuna uyuyor. Devam edelim: “Çok dikkate değer ki, Bizanslı tarihçi Skylitzes’den öğrendiğimize göre, 1068 yılında, Romanos Diogenes’in döneminde bile, Bithynia’daki Helenopolis’in halkı, kentin adını, Hellen dilinde hiç anlamı olmayan Elaina ile Hellen dilindeki Polis (=Kent, -Kenti) sözcüğünden türetilmiş bir ad biçiminde, Elainopolis diye anıyordu (bkz. Ramsay...). Oysa, Elaina sözcüğü Ela(wa)na’nın Anadolulu bir çeşitlemesidir. Çünkü, ... Luwi dilinin ve ardılı dillerin wana/ana takısının bir çeşitlemesi de –ina takısıdır...
Demek ki, 11. yüzyılda, başkent İstanbul’un 100 km. kadar hatta daha az uzağındaki Helenopolis’de bile yöre halkı, kent adının aslında Constantinus’un anası Helena’yı kastetmediğini biliyor ve kendileri de kent adını, bir Helena ile bağlantılı olmaksızın Boğaz Geçidi-sel Kent anlamını ve yalnız o anlamı belirten Elaina-Polis biçiminde kullanıyordu; öyleyse, Anadolu’nun yöresel yerli dili hala tümüyle unutulmamıştı.”(Bilge Umar, s. 311). Tekrar ediyorum: Helenopolis adının Bizans prensesinden değil, başka bir anlam ve kaynaktan gelmiş olması, bu bölgenin değerini düşürmez. Bir yere değer verilecekse, ille de falan kralın anasından dolayı verilmiyor. İşin başında eski bir yanlışı düzelterek başlayalım. Bu konular üstelik de bilim ve kültür tarihimizde çokça tartışılmış ve vuzuha erilmiş konulardır' dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Arif Ekimden Helenapolis Açıklaması
Altınova Hersek’te, tarihi kazı çalışması ile ortaya çıkan Helenopolis’in kalıntıları ile ilgili Arif Ekim bir açıklama yaptı. Ekim açıklamasını şöyle sürdürdü: “ Hersek’te başlayan kazı önemli bir
Altınova Hersek’te, tarihi kazı çalışması ile ortaya çıkan Helenopolis’in kalıntıları ile ilgili Arif Ekim bir açıklama yaptı. Ekim açıklamasında: “ Hersek’te başlayan kazı önemli bir çalışma. Bu çalışmalar, Yalova’nın tarihindeki gizlerin yavaş da olsa ortaya döküleceğini göstermektedir.,Yalova tarihi Hersek İznik yolu üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu bölge, hem Bizans dönemi hem de Osmanlı dönemi önemini korumuştur. Önemi ise, İstanbul’u Anadolu’ya bağlıyan ticari, askeri bir yolun buradan geçmesidir. Bu yol, Osmanlı döneminde Bağdat Yolu diye anılır ve aynı zamanda da Hac yolu olarak bilinir ve kullanılırdı.
Yalnız, çok sık tekrarlanan bir hata yapılıyor, ki bir şey yanlış başlarsa düzeltmesi de çok zor olmaktadır. Soru şu: Helenopolis adı nereden gelmektedir? Daha önce de yazmıştık, Helenopolis’in Helena ile alakası yok. Bu tespit, ne yörenin tarihini değersizleştirir, ne de ilgiyi azaltır. Üstelik, bir çok yerde ve bir çok zaman yapılmış bir hatanın da Yalova’da tekrarlanmasının bir anlamı da yoktur. Tarihi yer adları, çoğu kez, bazı bozulmalar olsa da, eski Yunanca değildir Anadolu’da. Bu yer adları, iyi araştırıldığında görülmektedir ki, Bizans öncesi konuşulan Anadolu yerli dillerinden gelmektedir. Bu akademik tartışmayı merak edenler, arkeolog ve tarihçilerimizin kitaplarına lütfen bir göz atsınlar.
Şimdi, Haberci Gazetesi’nde 11-12 Mayıs 2004 günleri yayınlanmış olan “Yalova’daki Tarihi Yer Adları” adlı makalemizden konu ile ilgili bölümü aynen aktarıyorum: Bu yazımızda yararlandığımız kaynak: Ünlü araştırmacı Bilge Umar’ın, ikinci baskısı yapılan, Türkiye’deki Tarihsel Adlar ismini taşıyan şaheseri (İnkılap Kitapevi, İstanbul 1999).Önce, yörenin tarihinde çok fazla önemi olan, şimdi Hersek diye adlandırdığımız köyün Bizans dönemi kullanılan isminden, Helenopolis’ten başlayalım.
Bir çok arkadaşımızın da tekrarladığı bir hikaye anlatılır: Helena isimli bir Bizans prensesi burada yazlık bir ev yaptırmış ve ondan dolayı da buraya “Helena’nın Kenti” anlamına Helenopolis denmiş. Bilge Umar, bu bilgi için, yanlış diyor. Umar’ı dinleyelim: Helenopolis, “gerçekte, Luwi dilinden gelme Elena adının, yani Ela-(wa)na, ‘Boğaz-sal, Geçit-sal’ adının ta kendisi ile, Hellen dilinin Polis (=Kent) sözcüğünden türetilmiş bu ad, ‘Boğaz/Geçit Kenti’ni kastetmektedir”. Bizans öncesinde de bu bölgenin geçiş yeri olarak kullanıldığını biliyoruz ve bu açıklama da coğrafi konumuna uyuyor. Devam edelim: “Çok dikkate değer ki, Bizanslı tarihçi Skylitzes’den öğrendiğimize göre, 1068 yılında, Romanos Diogenes’in döneminde bile, Bithynia’daki Helenopolis’in halkı, kentin adını, Hellen dilinde hiç anlamı olmayan Elaina ile Hellen dilindeki Polis (=Kent, -Kenti) sözcüğünden türetilmiş bir ad biçiminde, Elainopolis diye anıyordu (bkz. Ramsay...). Oysa, Elaina sözcüğü Ela(wa)na’nın Anadolulu bir çeşitlemesidir. Çünkü, ... Luwi dilinin ve ardılı dillerin wana/ana takısının bir çeşitlemesi de –ina takısıdır...
Demek ki, 11. yüzyılda, başkent İstanbul’un 100 km. kadar hatta daha az uzağındaki Helenopolis’de bile yöre halkı, kent adının aslında Constantinus’un anası Helena’yı kastetmediğini biliyor ve kendileri de kent adını, bir Helena ile bağlantılı olmaksızın Boğaz Geçidi-sel Kent anlamını ve yalnız o anlamı belirten Elaina-Polis biçiminde kullanıyordu; öyleyse, Anadolu’nun yöresel yerli dili hala tümüyle unutulmamıştı.”(Bilge Umar, s. 311). Tekrar ediyorum: Helenopolis adının Bizans prensesinden değil, başka bir anlam ve kaynaktan gelmiş olması, bu bölgenin değerini düşürmez. Bir yere değer verilecekse, ille de falan kralın anasından dolayı verilmiyor. İşin başında eski bir yanlışı düzelterek başlayalım. Bu konular üstelik de bilim ve kültür tarihimizde çokça tartışılmış ve vuzuha erilmiş konulardır' dedi.
En Çok Okunan Haberler