Başkumandanlık Muharebesi’nin Önemi

Muharebede sayı ve silâh üstünlüğünün büyük önemi vardır. Taarruzda muvaffakiyet büyük ateş kudretine dayanır ki silâhça üstün olan bir düşmanın imha edilmesi tarihte az görünen olaylardandır.

Haber Giriş Tarihi: 01.01.1970 02:00
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
yalovamiz.com

Meşhur Alman Genelkurmay Başkanı Mareşal ŞİLİFİN, emekli olduktan sonra yazdığı “KAN” adındaki kitabında Kartacalıların kumandanı Anibal’ dan sonra Avrupa’ da hiçbir kumandanın muharebede üstün kuvveti imha etmeye muvaffak olamadığını izah ve ispat etmiştir.

Yalnız Avrupa’ daki harplerden bahseden Kan kitabı Büyük İskender’ in, İslâm ordularının, Türklerin, Moğolların imha muharebelerini dikkate almamıştır. Fakat bunların kazandıkları zaferden çoğunun maddî ve manevî üstünlüklere dayandıkları da bilinmektedir.

Bu kısa izahattan sonra iddia edebiliriz ki, üstün bir kuvveti muharebe meydanında imha etmeye muvaffak olan az sayıda serdarlar arasında Mustafa Kemal de yer almıştır. Başkumandan muharebesi, Avrupa’ da büyük kuvvetler ve bol vasıtalarla yapılan, muazzam muharebelerin yanında pek küçük kalırsa da onun değeri üstün bir kuvvetin derme çatma vasıta ve silâhlarla imha edilmesindedir.

Türk ordusu Muhaç’ tan yüz yıllarca sonra, bir imha meydan muharebesi kazanmıştır. Taarruz kabiliyetini kayıp eden Yeniçeri ordusu kaldırıldıktan sonra yeni ordumuz da, devletin her bakımdan çöküntü halinde bulunduğu bir devirde, taarruz kudreti gösterememişti.

Müdafaa muharebelerinde başarılar gösteren ordumuzun, taarruzlarda muvaffak olamaması, dünyada, Türklerin taarruz kabiliyeti kalmadığı kanaatini meydana getirmişti.

Taarruz kabiliyeti,iyi sevk-u idare ve yüksek eğitim ister ki istibdat idareleri bunları ihmal ettikleri gibi malî takatımız, sanayimiz kâfi silâh ve vasıta teminine, düşmanların kuvvetli olmaları da bizi hiçbir zaman sayıca üstünlüğe kavuşturamamıştı.

Başkumandan meydan muharebesi, Türk ordusunun iyi sevk-u idare ve eğitim ile muadil kuvvete taarruz edebileceğini göstermek bakımından da hususi bir değer taşımaktadır. Ancak o zamanki ruhu muhafaza etmek şarttır.

İmha meydan muharebeleri tarihin dönüm noktalarını teşkil ederler. Başkumandanlık muharebesi yalnız Türk ordusunun yüksek değerini değil, çürümüş bir saltanat içinde zinde bir milletin varlığını da meydana koymuştur.

Türk milletinin her türlü zorluklar ve mahrumiyetler içinde kazandığı zafer, esir ve mağlup milletlere de cesaret vermiştir ki Almanca Wissen Umd Vehr mecmuasındaki yazının son kısmını bir misal olarak veriyorum:

“İstiklâl mücadelesini yapan Türk milleti önünde hürmetle eğilmeden bu satırlara nihayet veremeyiz. Zafer neşesiyle sermest olan diplomasinin hükmünü sarsılmaz bir azimle (hayır) diyerek yırtmak ve yüzlerine fırlatmak misalini biz Almanlar Türklere borçluyuz.”

Lozan muahedesinin galip devletlere kabul ettirilmesi, yeni Türkiye devletinin kurulması ve devrimlerimiz büyük zaferimizin meyveleridir. Bu muharebede küçük rütbedeki naçiz hizmetimi, yüksek siyasî ve askerî mevkilerdeki hizmetlerimden daha kıymetli saymaktayım. Onu yazarak okuyucularıma sunmak da benim için en büyük bir bahtiyarlık olmuştur.

(Kaynak: Siyaset ve Devlet Adamı, Tarihçi, E. Korgeneral Fahri BELEN, “Afyon’ dan İzmir’e, Büyük Türk Zaferi” )

Ahmet AKYOL, Yalova, 29.08.2017