Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

“MEB Yüz Yüze Eğitim İçin Tüm Tedbirleri Almak Zorundadır”

Eğitimsen Yalova Şube Başkanı Özgür Girişen yüz yüze eğitime başlanması ile birlikte velilerin de eğitimcilerin de salgın tedirginliğinin arttığını dile getirdi.

Haber Giriş Tarihi: 06.09.2021 10:08
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak: Haber Merkezi
yalovamiz.com
“MEB Yüz Yüze Eğitim İçin Tüm Tedbirleri Almak Zorundadır”

Girişen, “Milli Eğitim Bakanlığı yüz yüze eğitim için tüm tedbirleri almak zorundadır” dedi.

Yüz yüze eğitim bugün başladı. Okullarda ders başı yapan çocuklar pandemi tedbirleri çerçevesinde sınıflara alındı. Eğitimsen Yalova Şube Başkanı Özgür Girişen ise yaptığı açıklama ise tedbirler konusunda hiçbir açık kalmaması gerektiğine vurgu yaparak velilerin ve eğitimcilerin tedirginliklerini dile getirdi. Girişen açıklamasında şu sözlere yer verdi, “Yeni eğitim öğretim yılı, salgınla ilgili kaygılar, aşı ve test tartışmaları, LGS sonrası istediği okul türüne yerleşemeyenler, kalabalık sınıflar, öğretmen açıkları, özel-devlet arasındaki uygulama farkları vb. bir dolu sorunun gölgesinde 6 Eylül’de başladı. Eğitim öğretim yılı Kovid-19 salgınının gölgesinde açılırken, okulların salgın koşullarına karşı hazır olduğunu söylemek mümkün değildir. Kovid-19’un pandemi olarak ilan edildiği Mart 2020’den bugüne, dünyanın pek çok ülkesinde sağlık ile birlikte eğitim sorunları öncelikli olarak değerlendirilip öğrencilerin salgın sürecinden en az etkilenmesi için gerekli tedbirler alınmış, çok sayıda ülke okulları açık tutabilmek için büyük çaba sarf etmiştir.  Türkiye ise iş günü itibariyle bakıldığında, salgın süresince okulları en uzun süre kapatan ülkeler arasında yer almıştır. 2021/’22 eğitim öğretim yılı öncesinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) okulları tam zamanlı yüz yüze açma kararı alması, okulların çocuk ve gençlerimiz açısından olmazsa olmaz örgün eğitim ve yaşam alanları olduğu gerçeğinin geç de olsa anlaşılmış olduğunu göstermektedir. Bu kararın alınmasında başta Türk Tabipleri Birliği (TTB) olmak üzere, sendikamızın, eğitim ve bilim emekçilerinin, velilerin, veli derneklerinin ve elbette milyonlarca öğrencimizin beklentilerinin ve çağrılarının etkisi olduğu açıktır. Bu kararın öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin sağlık ve güvenliğini riske atmadan uygulanabilmesi için ciddi ve kapsayıcı tedbirlerin alınması gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ‘Okullarda gerekli önlemleri aldık’ açıklamasını yapsa da Türkiye çapında okulların önemli bir bölümünün salgın koşullarına uygun hale getirilmediği, gerekli altyapı hazırlıklarının yapılmadığı bilinmektedir. Büyükşehirler başta olmak üzere, nüfus yoğunluğu fazla olan ilçe ve mahallelerde sınıfların salgın öncesine göre çok daha fazla kalabalık olması beklenmektedir. Derslik sayıları yetersiz olduğu için sınıf mevcutları artmakta, ek derslik ihtiyacı karşılanmadığı için derslik sorunu devam etmektedir. MEB ise okulların yüz yüze eğitime hazır olmasından “maske, mesafe ve hijyen” kurallarına uymayı anlamaktadır. Nitekim Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer yaptığı açıklamadaki “Servislerdeki ve okullardaki hijyen tedbirleri, maske kullanımı, havalandırma gibi tüm ayrıntıları Sağlık Bakanlığı ile birlikte çalışarak alınması gereken önlemleri tüm valiliklere, tüm illerimize, tüm ilçelerimize bildirdik.” ifadesiyle bütün sorumluluğu mülki amirlere ve eğitim yöneticilerine bırakmıştır. Okullara gerekli ödeneğin gönderilmemesi nedeniyle eğitimin bütün yükü öğrenci velilerinin üzerine yıkılmaya başlanmış, kayıt parası başta olmak üzere, velilerden sıvı sabundan, deterjana kadar çeşitli adlar altında para toplanmaya başlanmıştır. Salgın gibi toplum sağlığını tehdit eden bir konuda, her bireyin sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını, çalışma hakkını ve eğitim hakkını savunması gerektiği açıktır. Sağlıklı ve güvenli bir şekilde tam zamanlı yüz yüze eğitim için tüm eğitim bileşenlerinin aşı olması, her şeyden önce toplumsal bir sorumluluktur. Bu konuda tepeden inme kararlar yerine kaygıları giderecek, bilimi rehber edinen ve konunun özneleriyle birlikte politika oluşturulması gerekmektedir. Özellikle aşı olmaktan kaçınan eğitim emekçilerinin haftada iki gün virüsün yoğun olarak yer aldığı hastanelere gitmek zorunda bırakılmamaları, salgın sürecinden ders çıkarılarak iş yeri hekimliği uygulamasına gidilmesi, bu sağlanana kadar bölge bölge oluşturulacak gezici sağlık ekipleriyle testlerin iş yerlerimizde yapılması önemlidir. Okullarımızı amasız fakatsız açabilmek ve açık tutabilmek ivedi bir ihtiyaçtır. Okullarımızın kapalı kalmasının yarattığı toplumsal zararlar düşünüldüğünde bu konuda bütün sorumluluk MEB’in ve iktidarın omuzlarındadır”  

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.