Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yalova’nın Düşman İşgalinden Kurtuluşu

Yazının Giriş Tarihi: 16.07.2018 06:40
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.07.2018 06:40

Böyle özel günlerden biri de, 19 Temmuz’dur.

Kurtuluş Savaşı sırasında, 19 Temmuz 1921’de, Bağımsız Yalova Bölüğü unsurları Yalova’ya girmişlerdi.

Bu nedenle, 19 Temmuz günü, Yalova’nın düşman işgalinden kurtuluşu olarak kutlanmaktadır.

Şimdi o günleri ve öncesinde gelişen olayları kısaca hatırlayalım.

30 Ekim 1918’de, Mondros Ateşkesi’nin imzalanmasından sonra, Anadolu yer yer işgal edilirken, Yalova Akköylü İbo’nun sayesinde bu işgalin dışında kalmıştı.

10 Ağustos 1920’de Sevr Antlaşması imzalandı.

Ağustos ayının sonlarında, İbo’nun tuzağa düşürülerek esir alınmasından sonra, Yalova ve civarında Yunan işgali başladı.

Bu aynı zamanda,  civarda bulunan bir kısım Rum ve Ermeni ile Müslüman Türkler’ in aralarının açılmasının da başlangıcı oldu.

Yunan Silahlı Kuvvetleri’nin işgali bir yandan, halkın kurduğu çetelerle olaylara karışması bir yandan, bölge bir anda kan gölüne dönüştü.

Ermeni, Rum ve bazı etnik ayrımcı çetelerin amansız saldırılarına karşı, bir araya gelen köylüler, küçük müfrezeler oluştururken, bir yandan da daha güvenilir yerlere göç ettiler.

Bölgede kalanlar ve/veya göçe katılamayanlar üzerinde baskılar, hatta soykırıma varan davranışlar arttı. Yunan asker ve ayrılıkçı azınlık çetelerinin katliamları, Yalova bölgesinde büyük boyutlardaydı.

Durum, İstanbul’daki İşgal Kuvvetleri Komutanlığı’nın gözünden kaçmıyordu. Komutanlık, bir Araştırma Komisyonu’nun kurulmasına karar verdi.

12 Mayıs 1921 günü bir gemiyle Gemlik’e gelen Araştırma Komisyonu Üyeleri Gemlik, Orhangazi, Armutlu Yarımadası’nda meydana gelen olayları yerinde incelediler.

Bu inceleme ve yerinde yapılan tetkikler sonucunda çok sayıda göçmen, gemilerle İstanbul’a nakledildi. Komisyon üyeleri de, 20 Mayıs 1921’de son göçmen kafilesiyle İstanbul’a döndüler.

Ne var ki, çetelerin katliamları, Araştırma Komisyon üyelerinin İstanbul’a dönmesinden sonra  da bütün hızıyla  devam etti.

Özellikle Akköy’e gelen Rum çeteciler, bazı kişileri arama bahanesiyle köyü sardılar. Köyün içindeki aramalar sırasında çok sayıda vatandaşımızı öldüren çete mensupları, daha sonra büyük bir gurubu ellerini bağlayarak köyün dışındaki ağaçlık bir alana götürdüler ve büyük bir meşe ağacının dibinde kurşuna dizdiler.

Bu kurşuna dizilenler içinde bulunan Halil Kaya, kaçmayı başardı. O zamanlar 15-16 yaşlarında bulunan Hasan Arda’nın bizzat tanık olduğu bu katliamdan sonra tekrar köye dönen çete mensupları, köyü yağmaladılar.

Çevre köylerde de katliam ve soygunlar devam ediyordu.

İstanbul’da bulunan İşgal Kuvvetleri Komutanlığı, bu sefer yeni bir Araştırma Komisyonu kurdu.

Bu yeni Araştırma Komisyonu, 24 Mayıs 1921 günü, önce Akköy’e geldi. Komisyon üyeleri gördüler ki: Evlerin büyük bir kısmı tamamen tahrip edilmiş, kapı, cam- çerçeve diye bir şey kalmamıştı.

Köyün çukurlarında 60 kadar ceset sayıldı. Araştırma Komisyonu üyeleri, bundan sonra diğer köylere gittiler.

                                                                                              XXX

2’ nci İnönü Muharebeleri’ nden sonraki günlerdi…

Sivil halk üzerinde bu seferde Yunan askeri güçlerinin baskısı gelişirken, bölgede bulunan Kuva-yı Milliye de düzenli orduya geçmeye başladı.

Yüzbaşı Hulusi Gökdemir, Demir Bey kod adıyla, Yalova’ya Kaymakam olarak atandı. Bundan sonra, bölgede bulunan millî mücadele yanlısı unsurlar, giderek tek komuta altında toplandı.

Ancak, Anadolu içlerinde işler istenildiği gibi gitmiyordu. Türk Ordusu, Eskişehir- Kütahya Muharebeleri’ nde yenilmiş, Sakarya doğusuna çekiliyordu. 

Marmara bölgesinde bulunan Yunan Kuvvetleri de, bu durumdan yararlanmak istediler.

Asıl amaç, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin savaş gücünün tamamen ortadan kaldırılmasıydı.

Yunanlılar, işte bu amaçla, Marmara Denizi güney kıyılarında ve Yalova’da bulunan kuvvetlerini münavebeyle ve kuvvet azaltarak önce Bursa bölgesine çektiler ve oradan da doğuya kaydırdılar.

Bölgede ve dağlarda bulunan millî müfrezeler, bunun üzerine teker teker boşalan yerleri ele geçirmeye başladılar.

4 Temmuz 1921’de bir millî müfreze Karamürsel’e,

19 Temmuz 1921’de de Yalova Bağımsız Bölüğü unsurları Yalova’ya girdi.

Yunan birlikleri, bir daha Yalova’ya giremedi. Anadolu içlerinde Sakarya’da uğradığı yenilgiden sonra geri çekildi. Kendine uygun bir hatta savunmaya geçti.

Büyük Taarruz, bir sene sonra başlayabildi. Hazırlıklar ancak bitmişti.

26 Ağustos 1922’de başlayan Türk Taarruzu karşısında Yunan askeri, bu sefer büyük bir bozguna uğrayarak İzmir’e doğru kaçtı.

Yalova bölgesinde toplanan Halit Paşa komutasındaki birlikler, 4 Eylül 1922’de, kuzeyden güneye doğru temizleme harekâtına katıldılar.

İçlerinde Bağımsız Yalova Bölüğü’nün de bulunduğu Kocaeli Grubu birlikleri, Gemlik, Mudanya, Bandırma ve Erdek bölgesini düşmandan temizlediler.

Sonuçta, 18 Eylül 1922’de son Yunan askeri de Anadolu’dan çekildi. Bölgede tek Yunan askeri kalmamış, son top seslerinden sonra silâhlar tamamen susmuştu.

Savaş bitmiş, Anadolu halkı, 3,5 yıl süren bir kâbustan ve korkulu rüyadan kurtulmanın sevinci ile ayağa kalkmıştı. Ama öyle buruk, öyle yarım yamalak ve hatta acı bir sevinçti ki bu…

Anadolu’nun büyük bir kısmında olduğu gibi, Yalova yöresi de yanmış, yıkılmış, yağmalanmış; masum yaşlı, kadın ve çocuklar öldürülmüştü.

Sanki bir ölüm kasırgası esmiş, sanki bir barbar sürüsü vahşi çığlıklarla yürüyüp memleketi bütün canlı ve cansızlarıyla ezip geçmişti. Onun için gözler yaşlı, kurtuluş sevinci buruktu.

Olayların üzerinden yıllar geçti.

Bu gün, Akköy ile Yenimahalle arasında yol kenarında, büyük bir meşe ağacının dibinde, kurşuna dizilenlerin topluca gömüldüğü belirtilen bir Şehitlik ve onun hemen civarında, şehitler için yapılmış bir Anıt var.

Kocadere’de de topluca katliama uğrayanlar için bir anıtımız var, Tavşanlı’da da…

Yalova’nın bayırlarında, ormanlarında binlerce kefensiz şehidimiz yatıyor. Onlar bizim için öldüler. Arlanmaz, uslanmaz süngüsüyle geldiğinde ölüm, düşmana değil, ecele yenildiler.

Devletin bekasına vücutlarını malzeme diye hibe edenlerin, değil “ dikili ağaçları”, bir mezar taşları bile yok. Ama onlar, yüreklerimizde ve hafızalarımızda yaşamaya devam ediyorlar.

Başta Atatürk olmak üzere, vatanın kurtuluşuna vücutlarını malzeme diye hibe eden aziz şehitlerimizi, gazilerimizi, bu topraklarda hür ve bağımsız yaşamamız için can veren bütün kahramanları, rahmet ve şükranla anıyorum.

( NOT:  Konu hakkında ayrıntılı bilgi isteyenler, ‘Kurtuluş Savaşı’nda Yalova’ ile ‘Bağımsız Yalova Bölüğü’ isimli kitaplarımdan yararlanabilirler.)

ULUSAL BASINDAN SEÇMELER:

Ahmet HAKAN

“Mülteci düşmanı değilim. Mülteci düşmanlığı yapanlara da kılım. Savaştan kaçıp canlarını kurtaran... Kadınların, çocukların, yaşlıların biricik dostuyum. Hepsinin başımın üstünde yeri var. Bazı kendini bilmezlerin... Suriyeli mülteciler için yaptıkları... Genellemelere de, aşağılamalara da şiddetle karşıyım. Ve fakat... Bütün bunlar... Eline silah alıp ülkesini savunabilecek durumda olan Suriyelilerin, ülkelerini savunmak için harekete geçmek yerine... Türkiye’nin nargile kafelerinde keyif çatmalarına ses etmeyeceğim anlamına gelmez. Evet. İşte ses ediyorum: Mehmetçik canını vererek... Adamların ülkelerini korurken... Eli silah tutabilecek durumda olan Suriyelilerin... Şehirlerimizde keyif çatmaları... Kanıma dokunuyor. “(Hürriyet, 8 Şubat 2018)

***

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı tarafından hazırlanan Dünya Mutluluk Endeksi yayınlandı. Liste, kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasıla, sosyal destek, sağlıklı ömür beklentisi, yaşam tercihlerini yapabilme özgürlüğü, cömertlik, yolsuzluk algısı gibi kriterlere göre belirlendi.  Listede ilk sırada Finlandiya var; Türkiye ise Belarus ile Pakistan arasında 74’üncü sırada… (Sözcü, 16.3.2018)

***

GÜNÜN TESPİTİ:

“Düşünmekten kaçınmak, zihinsel tembelliktir. Sorgulamadan söylenenlere inanmak ise topluma egemen olursa, o toplum uçuruma sürüklenerek batar.”

GÜNÜN SÖZÜ:

“Problemin kaynağı, probleme çözüm olamaz!”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.