Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tarihin Kıskandığı Lider

Yazının Giriş Tarihi: 31.08.2022 16:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.08.2022 16:04

Bütün bunlara ilâveten geriye kalan ordunun büyük bir bölümünün elinden silâhları alınmış ve terhis edilmişti. Kısacası vatan ve millet sahipsiz kalmış, geleceğimiz galip devletlerin insafına terk edilmişti.

Galip devletler Türk Milleti’ nin düştüğü bu acı durumu da yeterli görmemiş olacaklar ki, Türklüğü tamamıyla yok edip tarih sayfalarından silebilmek gayesiyle Yunanlıları ülkemize saldırtmışlardı.

İşte böyle bir durumda iken Mustafa Kemal Paşa, Türk Milleti’ nin sahipsiz olmadığını, bu milletin tarih boyunca esir yaşamadığını, dünya var oldukça da yaşamayacağını bütün dünyaya ilân ederek, “Ya İstiklâl Ya Ölüm” parolası ile kurtuluş meşalesini Samsun’ da tutuşturmuştu.

Kurtuluş Savaşı olarak adlandırılan bu savaş çok çetin şartlar altında üç seneye yakın devam etmiş, millet hiçbir millette görülmeyen fedakârlıklara katlanmak suretiyle büyük önderin arkasından inançla ve azimle yürümüş ve çok kritik günleri geride bırakarak 30 Ağustos 1922’ de bizi yok etmek için gelen düşman ordularını Başkomutan Mustafa Kemal’ in emir ve komutasında, geldiğine ve geleceğine pişman etmişti.

Böyle, kurtarıcı Atatürk’ ün örneği olmayan askerî dehası, üstün bilgi, beceri ve yetenekleriyle yokluklar içinde yönettiği bu savaş sonunda, harabeler arasından bağımsız yaşama kararlılığını bütün dünyaya gösteren onurlu ve millî bir devlet yükselmiştir.

Bu büyük zafer, sadece tek bir ülkeye (Yunanistan) karşı değil, Batı emperyalizmine ve ülkedeki emperyalizmin işbirlikçilerine de karşı kazanılmıştır.

Yunan işgali, İngiltere, Fransa, İtalya ve hatta ABD’ nin ortak plânının sonucudur.

Zaferin sadece Yunanistan’ a karşı değil, İtilâf Devletleri’ ne karşı kazanıldığının en açık kanıtı da, zaferden sonraki Mudanya Ateşkes Antlaşması’ nın doğrudan Yunanistan ile değil, İngiltere, Fransa ve İtalya ile yapılmasıdır. Barış görüşmeleri savaşan ülkeler arasında yapılır. İlginçtir, görünürde savaşan ülke Yunanistan görüşmelere katılmamıştır.

Zaferin emperyalizmin işbirlikçilerine karşı da kazanıldığından söz etmiştik.

Türk Milleti, “Kuva-yı Milliye” adı altında topyekûn mücadele verirken, (ayrıntısına girmiyorum) millî mücadele aleyhine olan isyanları hatırlamak yeterlidir.

Yunanlılar, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’ da yaşadıkları hezimete “Küçük Asya Felâketi” (Yunanca: Μικρασιατική καταστροφή, Mikrasiatiki katastrofi), derler.

“Küçük Asya Felâketi”, Yunan tarih yazımında Küçük Asya Ordusu'nun Eylül 1922'de Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti Ordusu'na uğradığı yenilgi sonucu Küçük Asya Seferi'nin son bulmasına verilen isimdir.

Küçük Asya Felâketi, Helenizm (Yunan) tarihinin bir dönüm noktası olarak kabul edilir ve tarih ders kitabında ise Modern Helenizm tarihinin en büyük ulusal felâketi olarak tanımlanır.

Türk Zaferi, aynı zamanda kuruluşundan itibaren bir yüzyıldır modern Yunan devletinin siyasetinde egemen olan ve Megali İdea olarak bilinen irredentist ve yayılmacı politikasını toprağa gömmüştür.

Buraya bir de küçük not düşelim:

Yunan tarihinde, "Küçük Asya Felaketi" olarak yer alan bu yenildi, Yunanistan'da her yönden büyük bir bunalıma yol açmıştı.

Hükûmet istifa etti; Kral Konstantin 27 Eylül 1922'de tahtından ayrıldı.

Kurulan Askerî Mahkeme'de, 13-28 Kasım 1922 tarihlerinde yapılan yargılamada, altı kişiye idam cezası verildi.

"Altılar" olarak tarihe geçen, Eski Başbakan ve Adalet Bakanı Dimitrios Gounaris, Eski Maliye Bakanı ve Başbakan Petros Protopapadakis, Dışişleri Bakanı Georgios Baltazzis, İçişleri Bakanı Nikolaos Stratos, Savunma Bakanı Nikolaos Theotokis ve Eski Küçük Asya Ordusu Başkomutanı General Georgios Hacıanesti, 28 Kasım 1922'de, Yunan tarihine yazdırdıkları "felâket" nedeniyle, onları aşağılamak için sırtlarından kurşuna dizildiler.

Tarihi çarpıtanlara dikkat etmek gerekiyor!

Zaferin temelinde,  Türk Milleti’ nin ve ordunun büyük fedakârlığı yanında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün akıllı stratejileri, etkili diplomatik hamleleri, doğru karar verebilme becerisi, savaş prensiplerini bilerek çok bilinçli kullanması, sorumluluktan kaçmaması, ortak akla önem vermesi, tüm kararlarını (çok önemsediği) Meclis’ e açıklayarak yapması ve bizzat savaşı ortasında bulunması yatmaktadır.

Zaferin temelinde sarayın teslimiyeti değil, milletin inancı ve kuvveti vardır.

Bütünüyle Türk Kurtuluş Savaşı’ nı küçümsemek ve unutmak demek, vatanın bağımsızlığını, milletin özgürlüğünü, şehit ve gazilerimizi, Atatürk ve silâh arkadaşlarını unutmak demektir.

Türk Milleti, Kurtuluş Savaşı’ nın hangi zor şartlarda yapıldığını asla unutmayacak ve unutturmayacaktır.

Türk Kurtuluş Savaşı’ nın önderi, Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, tarihin kıskandığı bir liderdir.

Vefatının üzerinden yıllar geçmesine rağmen, hâlâ Türk toplumuna rehberlik etmekte ve yok göstermektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun yakın silâh arkadaşları başta olmak üzere, bu ülkenin birlik ve bekası için can veren tüm şehit ve gazilerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.