Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Siz Önemlisiniz

Yazının Giriş Tarihi: 20.01.2018 06:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.01.2018 06:32

Her bir öğrencisini teker teker tahtaya kaldırdı. İlk önce öğrencilere sınıf ve kendisi için ne kadar özel olduklarını belirtti. Sonra her birine üzerinde altın harflerle "Siz çok önemlisiniz" yazılı birer mavi kurdele verdi.

Daha sonra kabul görmenin toplum üzerinde ne gibi etkileri olacağını anlayabilmek amacıyla sınıfına yaptıracağı projesini açıkladı.

Her bir öğrencisine üçer tane daha kurdele verip, onlardan bunları aynı şekilde dağıtmalarını istedi.

Öğrenciler, daha sonra sonuçları takip edecek, kimin kimi onurlandırdığını tespit edecek ve bir hafta boyunca sınıfa bilgi vereceklerdi.

Çocuklardan biri, gelecekteki kariyer çalışmaları için kendisine yardımcı olan yakınlarındaki bir şirketin üst düzey görevlisini onurlandırmış, adamın yakasına mavi kurdeleyi iliştirmişti.

Ardından, iki tane daha kurdele verdi ve:

"Sınıfça bu konuda bir projemiz var. Sizden onurlandırmanız için birini bulmanızı istiyoruz. Onurlandırdığınız insanlara ekstra kurdele de verin. Böylece onlar da bu projenin devam etmesi için başkalarını bulabilirler. Daha sonra, lütfen bana ne olduğu konusunda bilgi verin" diye rica etti.

O gün üst yönetici, suratsız biri olarak bilinen patronunun yanına gitmeye karar verdi.

Patronun odasına girdi ve "iş dünyasında bir deha olduğundan ötürü" onu takdir edip örnek aldığını söyledi. Bu mavi kurdeleyi yakasına takması için izin verip vermeyeceğini sordu. Şaşkına dönen patron; "Tabii ki" şeklinde cevap verdi.

Yönetici de mavi kurdeleyi, patronun tam kalbinin üstüne, ceketine iliştirdi.

Ekstra kurdeleyi verirken de; "Bana bir iyilik yapar mısınız? Siz de bu kurdeleyi onurlandırmak istediğiniz birine verir misiniz? Bunu bana veren çocuk, okulda bir proje yaptıklarını söyledi. Bu kurdele vermenin devam etmesi gerekiyormuş. Böylece "bunun, insanları nasıl etkilediğini belirleyeceklermiş..." dedi.

O gece patron evine geldiğinde, on dört yaşındaki oğlunun yanına oturdu.

"Bugün inanılmaz bir şey oldu" dedi.

"Ofisteydim. Üst düzey yöneticilerimden biri içeri geldi, bana hayran olduğunu söyleyip, İş dünyasında bu kadar başarılı olduğum için göğsüme bu kurdeleyi iliştirdi. Bir hayal etmeğe çalış. Benim bir dahi olduğumu düşünüyor. "Siz çok önemlisiniz" yazılı bu kurdeleyi tam göğsümün üstüne taktı. Bana ekstra bir kurdele verdi ve onurlandıracak başka birini bulmamı istedi. Arabayla eve gelirken, bu mavi kurdeleyle kimi onurlandırabileceğimi düşündüm ve aklıma sen geldin. Ben "seni" onurlandırmak istiyorum. Günlerim aşırı yorucu geçiyor. Eve gelince sana pek ilgi gösteremiyorum. Bazen derslerden aldığın notları beğenmeyince veya odanı toparlamayınca sana bağırıp çağırıyorum. Oysa bu gece bir şekilde buraya oturup, sana benim için ne kadar farklı ve özel olduğunu söylemek istedim. Annen gibi sen de benim hayatımdaki en önemli insansın. Sen mükemmel bir çocuksun. Seni seviyorum" diye devam etti...

Şaşkına dönen çocuk şimdi ağlamaya başlamıştı. Bütün vücudu titriyordu. Başını kaldırdı, gözleri yaş içinde olarak babasına baktı ve:

"Yarın intihar edecektim" baba, dedi...

"Baba, ben senin... çünkü ben senin... beni hiç sevmediğini... beni hiç önemsemediğini düşünüyordum.  Ama artık her şey çok farklı… Sen baba, şu an... Oğlunun hayatını kurtardın!

KISSADAN HİSSE:

Sizin de sevginizi duymak, hissetmek isteyen insanların var olduğunu sakın unutmayın. Hepinize yetecek kadar kurdele var.

***

YAŞLI KADININ DÜŞMANLARI

Pazar ayininin sonunda rahip haftalık vaazını şöyle bitirdi.

“Demek ki, Tanrı adına ne yapmamız lazım? Düşmanlarımızı affetmemiz lazım. Şimdi, bu sohbetimizden sonra, aranızdan kaçı düşmanlarını affetti?”

Cemaatin yarıdan fazlası elini kaldırdı. Rahip sorusunu yineledi... Bu kez hepsinin elleri havadaydı, önlerindeki yaşlı teyze hariç...

Rahip sordu:

“ Sayın Bayan? Hayırdır? Düşmanlarınızı affetmek size bu kadar mı zor geliyor?”

“Düşmanım yok ki!” dedi yaşlı kadın, o titrek ve son derece şeker haliyle!..

Cemaatten uğultular, şaşkınlık nidaları yükseldi, rahip devam etti...

“Oooo! Bu gerçekten inanılmaz güzel bir şey! Kaç yaşındasınız Bayan ?”

“98!”

Cemaat ayağa kalkıp gözyaşları içinde alkışlamaya başladı... Rahip, yaşlı kadını yanına davet etti.

“Sayın Bayan, lütfen, şöyle yanıma gelir misiniz? Yavaş yavaş. Aman dikkat... Hah! Tamammmmm. Lütfen buradan müminlerimize bu işin sırrını söyler misiniz? Nasıl oluyor da insanın 98 yıl gibi uzun bir ömür zarfında hiç düşmanı olmuyor?..”

Yaşlı kadın, küçük ve titrek adımlarla rahibe sırtını dönüp, cemaate baktı...

“Hepsi öldü şerefsizlerin...”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.