Masanın üzerine kocaman bir kavanoz koymuş. Sonra bir torbadan irice kaya parçaları çıkarmış, dikkatle üst üste koyarak kavanozun içine yerleştirmiş. Kavanozda taş parçası için yer kalmayınca sormuş:
-Kavanoz doldu mu?
Sınıftaki herkes:
-Evet, doldu, yanıtını vermiş.
-Demek doldu ha, demiş öğretmen.
Hemen eğilip bir kova küçük çakıl taşı çıkartmış, kavanozun tepesine dökmüş, kavanozu eline alıp sallamış, küçük parçalar büyük taşların sağına soluna yerleşmişler.
Öğretmen, yeniden sormuş öğrencilerine:
-Kavanoz doldu mu?
İşin sanıldığı kadar basit olmadığını sezmiş olan öğrenciler:
-Hayır, tam da dolmuş sayılmaz, demişler.
-Aferin, demiş zaman kullanım öğretmeni...
Masanın altından bu kez de bir kova dolusu kum çıkarmış. Kumu kaya parçaları ve küçük taşların arasındaki bölgeler tümüyle doluncaya kadar dökmüş ve sormuş yeniden:
-Kavanoz doldu mu?
-Hayır, dolmadı, diye bağırmış öğrenciler.
Yine, Aferin demiş öğretmen.
Bir sürahi su çıkarıp kavanozun içine dökmeye başlamış.
Sonra sormuş:
-Bu gördüklerinizden nasıl bir ders çıkarttınız?
Atılgan bir öğrenci fırlamış:
-Şu dersi çıkardık. Günlük iş programınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman yeni işler için zaman bulabilirsiniz.
-Bu da doğru ama, demiş zaman kullanma öğretmeni:
-Çıkartılması gereken asıl ders şu: Eğer büyük taş parçalarını baştan kavanoza koymazsanız, daha sonra asla koyamazsınız.
Ve ardından herksin kendine sorması gereken soruyu sormuş:
-Hayatınızdaki büyük taş parçaları hangileri?
Onları ilk iş olarak kavanoza koyuyor musunuz?
Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup büyük parçaları dışarıda mı bırakıyorsunuz?
BİR DOLAR
George ve Mary evlenmişler. Mary de bir güzellik var ki, bakan dönüp bir daha bakıyor! Fakat beş kuruş birikimleri yok!
George,
“-Bak, seni her öptüğümde bu kumbaraya 1 dolar koyacağım. Paramız birikince çok istediğimiz seyahate çıkabiliriz” demiş!
Aradan 6 ay geçmiş, kumbarayı açmışlar, George paraları saymış tam 14 bin 620 dolar var! Üstelik sadece 1 dolarlık değil, 5-10-20-50-100 dolarlıklar da var!
George hemen Mary’ye sormuş,
“-Bu bir mucize mi? Ben sadece 1 dolarlıklar atmıştım!”
Mary, yanıtlamış,
“- Herkesi kendin gibi cimri mi sandın?”
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
YONCA BADERNA
Kavanozdaki Taşlar
Masanın üzerine kocaman bir kavanoz koymuş. Sonra bir torbadan irice kaya parçaları çıkarmış, dikkatle üst üste koyarak kavanozun içine yerleştirmiş. Kavanozda taş parçası için yer kalmayınca sormuş:
-Kavanoz doldu mu?
Sınıftaki herkes:
-Evet, doldu, yanıtını vermiş.
-Demek doldu ha, demiş öğretmen.
Hemen eğilip bir kova küçük çakıl taşı çıkartmış, kavanozun tepesine dökmüş, kavanozu eline alıp sallamış, küçük parçalar büyük taşların sağına soluna yerleşmişler.
Öğretmen, yeniden sormuş öğrencilerine:
-Kavanoz doldu mu?
İşin sanıldığı kadar basit olmadığını sezmiş olan öğrenciler:
-Hayır, tam da dolmuş sayılmaz, demişler.
-Aferin, demiş zaman kullanım öğretmeni...
Masanın altından bu kez de bir kova dolusu kum çıkarmış. Kumu kaya parçaları ve küçük taşların arasındaki bölgeler tümüyle doluncaya kadar dökmüş ve sormuş yeniden:
-Kavanoz doldu mu?
-Hayır, dolmadı, diye bağırmış öğrenciler.
Yine, Aferin demiş öğretmen.
Bir sürahi su çıkarıp kavanozun içine dökmeye başlamış.
Sonra sormuş:
-Bu gördüklerinizden nasıl bir ders çıkarttınız?
Atılgan bir öğrenci fırlamış:
-Şu dersi çıkardık. Günlük iş programınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman yeni işler için zaman bulabilirsiniz.
-Bu da doğru ama, demiş zaman kullanma öğretmeni:
-Çıkartılması gereken asıl ders şu: Eğer büyük taş parçalarını baştan kavanoza koymazsanız, daha sonra asla koyamazsınız.
Ve ardından herksin kendine sorması gereken soruyu sormuş:
-Hayatınızdaki büyük taş parçaları hangileri?
Onları ilk iş olarak kavanoza koyuyor musunuz?
Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup büyük parçaları dışarıda mı bırakıyorsunuz?
BİR DOLAR
George ve Mary evlenmişler. Mary de bir güzellik var ki, bakan dönüp bir daha bakıyor! Fakat beş kuruş birikimleri yok!
George,
“-Bak, seni her öptüğümde bu kumbaraya 1 dolar koyacağım. Paramız birikince çok istediğimiz seyahate çıkabiliriz” demiş!
Aradan 6 ay geçmiş, kumbarayı açmışlar, George paraları saymış tam 14 bin 620 dolar var! Üstelik sadece 1 dolarlık değil, 5-10-20-50-100 dolarlıklar da var!
George hemen Mary’ye sormuş,
“-Bu bir mucize mi? Ben sadece 1 dolarlıklar atmıştım!”
Mary, yanıtlamış,
“- Herkesi kendin gibi cimri mi sandın?”