Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kapanan Camiler Olayı Nedir?

Yazının Giriş Tarihi: 01.03.2021 10:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.03.2021 10:02

1941 yılında 13 ülke teslim bayrağını çekti; Alman Orduları Türkiye sınırına dayandı.

Bu sırada Türk ordusu da boş durmuyor, Trakya’ da muhtemel düşman ilerleme istikametleri boyunca savunma hatları oluşturuyor, buralarda toprak altında beton savunma mevzileri olan koruganlar yapıyordu.

Bu koruganlar, sadece Trakya’ nın içlerinde değil, deniz kenarlarında da muhtemel çıkarma bölgelerinde ve plajlarda çıkan düşmanı durduracak şekilde inşa ediliyordu.

Hatta Alman ordularının Trakya’ da ilerlemesini önlemek için Şeytandere bölgesinde ve Çatalca- Büyükçekmece hattında Maginot hattına benzer Çakmak Savunma Hattı inşa edilmişti.

Alman tanklarına karşı önlem alınmıştı. Peki ya Alman uçakları İstanbul’ u bombalarsa? Bu durumda tarihimizin maddî- manevî en değerli hazineleri, kutsal emanetler ne olacaktı? Her ne kadar belirli kritik noktalara uçaksavar silâhları yerleştirilmişti ama bu yeterli değildi.

Her hangi bir risk göze alınamazdı. Kutsal emanetlerin Alman uçaklarının menzili dışında bir yere taşınmasına karar verildi.

Cumhurbaşkanı İnönü, her şeyin çok büyük bir gizlilik içinde yapılmasını, İstanbul’ da cirit atan Alman casuslarının ve yandaşlarının dikkatinin çekilmemesini istedi.

Düşünüldü taşınıldı. İstanbul saray ve müzelerindeki tüm değerli eşyaların Anadolu’nun ortasında Niğde ve Ulukışla’da dini mabetlere saklanılacaktı.

Özel tren hazırlandı. İçi çinko, özel bölmeli sandıklar yaptırıldı.

Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki kutsal emanetler, Hazreti Muhammed’in hırkası, mührü, kılıcı, oku, yayı, Kabe’nin anahtarı, Hazreti Osman’ın kanlı Kuran-ı Kerim’i, padişahların tahtları, eşyaları, hazine, silâh, tablo, porselen, paha biçilmez el yazması eserler, büyük bir gizlilikle ve titizlikle sandıklara yerleştirildi.

1942 yılında, Alman Ordularının Trakya sınırımıza dayandığı o günlerde, bir gece 391 sandık, 48 vagona yerleştirildi. Tren, paha biçilmez değerdeki yüküyle, büyük bir gizlilik içinde ve koruma altında Anadolu’nun ortalarına doğru hareket etti.

Kutsal emanetler ve paha biçilmez değerdeki mücevher ve el yazması eserler Niğde’de Ak Medrese ve Sarıhan ile Ulukışla’da bir camiye yerleştirildi.

Her şey çok büyük bir gizlilik içinde yapıldı. Yerel yöneticilere bile haber verilmedi. Camilerin etrafına özel askerî birlikler konuşlandırıldı. Askerler bu koruma altındaki camilere kimseyi yaklaştırmadılar.

1943 yılında İnönü, Churchill ile görüşmek üzere Adana’ya giderken treni Ulukışla’da durdurdu. Kutsal emanetlerin saklandığı yerleri denetledi. Kendisi içeri girmedi, bilgiyi korumayı yapan komutanlardan aldı. Ayrılırken de “ Emaneti iyi koruyun, gözüm arkada kalmasın” dedi.

***

Dört sene geçti, savaş bitti. Kutsal Emanetler 1947 yılında tekrar geri getirildi, saray ve müzelerdeki yerlerine kondu.

Aradan yıllar geçti, İnönü bu konudan hiç söz etmedi, kendisine bir paye çıkarmadı.

“İNÖNÜ, CAMİLERİ KAPATTI” kara propagandasının aslı esası budur!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.