İnsan olma onurumuzun gereğidir bu. Tepkisiz ve duyarsız kalamayız. Her şey gözümüzün önünde olurken , savunmasız ve zor durumda kalan insanlar bizim günlük hayatımızda en azından düşünsel planda “ Ne yapılmalı” sorusunu sorarak çözümü beraberinde getirmeli.

Suriye’de yaşanan insanlık dramına ciddi destekler veriyoruz ve vereceğiz elbette. Tarihi bağlarımız ve insanlığımızın gereği inanıyorum ki barış sağlandığında bu kardeşlerimiz ülkelerine dönecekler ve onlara şefkatle yaklaşımımız her zaman hatıralarında kalacak. Ekonomik olarak ciddi boyutta bütçe imkanları kullanılıyor, hepimizin cebinden bu maliyet karşılanırken helal hoş olsun diyorum. Küçücük ekmek kırıntısını bile adaletle paylaşan 5 Suriye’li çocuğun videosundan sonra yüreğim daha da yandı onlar için. Ne zor şartlardalar. Yaşamla ölüm arasındaki o ince çizgide devletimiz ve milletimiz her zaman yanlarında oldu. Avrupa’nın yaklaşımını hep birlikte gördük. Yerlerini, yurtlarını kaybedip göçmen konumuna düşenlere yaptıkları insanlık dışı muameleleri sosyal medyada izlemiyor muyuz? Hep sömürmek ve çıkar odaklı düşünen yaklaşımlar gün gelecek vicdanlarda kendi sonlarını kendileri hazırlayacaklar bu yaklaşımlarıyla.

İnanç ekseninden bakıldığında hep Müslüman ülkelerde bu ateşin olması tesadüf değil. Global bir menfaat paylaşımında sömürü düzenine dayanan bir senaryo ülke ülke uygulanıyor. Bu ateş çemberinde ülkemizde de global sömürü odakları, terörü kullanıp ülkemizi de yangın yerine çevirme emelleri var.Güvenlik güçlerimiz PKK ile değil, global topyekün bir cephe ile karşı karşıyalar. Yakalanan, ele geçirilen yabancı uyruklu teröristler, silahlar, bombaların kaynağı bunun en güzel göstergesi. Terörde şehir şehir , mahalle mahalle sona yaklaşırken aziz milletimizin kararlılığı ile sona ulaşacağız.TBMM’de “Dokunulmazlık yasası “ terörün psikolojik yönünü çökertti. Araçları ile teröristlere silah taşıyanlar, canlı bombaların cenazelerine taziye için gidenler artık dokunulmazlık zırhından çıkıp adalet önünde hesap verecekler. Bu vatandaşın vicdanında da yerini buldu. Çünkü Şehitlerimizin acısı varken Milletvekilliği dokunulmazlığı altında toplum çok rencide edilmişti. Şimdi fezlekeler mahkemelere gidecek ve adalet tecelli edecek. Kimsenin yaptığı yanında kalmayacak.

Global dünyaya global yaklaşmak gerekiyor. Çünkü artık sınırlar kalktı, terör ve suç globalleşti. Biz de vatan savunmasını bu yönde güncelleyerek yapmak durumundayız. Sınırlarımızın dışında, ateşi yurda gelmeden. Bunun için teknolojik tüm imkanları değerlendirmek gerekiyor. Diplomasi dilini ve alanında da tam saha pres gerekiyor. Masada olmadığımız zaman hakkımız ve hukukumuz korunmayacaktır. Çünkü sistem güçlü olandan yana kurulmuş. Bir de BM Güvenlik Konseyindeki daimi üyelerin veto hakkı tamamıyla bu sistemi içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Dünyanın neresinde bir mazlum varsa o mazlumun derdi eğer bizim derdimiz olursa o zaman başrolde oluruz. Bize yönünü dönmüş, bizi takip eden, adaleti ve hakkı götüren dedelerimizin torunları olarak, sömürü üzerine bir dünya kurmak isteyenlere söylenecek birkaç sözümüz olacaktır elbette. Dünyada barış ve hoşgörü iklimini hakim kılmak lazım. İnsanlık onuru bunu gerektirir.