Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Fısıltı Ve Tuğla

Yazının Giriş Tarihi: 25.06.2016 06:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.06.2016 06:20

Birden ne olduğunu anlayamadığı bir ses duydu, arabasının kapısına ağır bir şey atılmıştı.

Hemen arabayı durdurdu, arabadan indi ve diğer yandaki kapının yanına gitti. Kapıda büyükçe bir çukur vardı. Yerde de irice bir tuğla duruyordu.

Ne olup bittiğini anlamak için sağına soluna bakınırken, küçük bir çocuğun kendisine bakmakta olduğunu gördü.

Hemen yanına koşarak çocuğu yakasından tutarak sarsmaya başladı:

" Sen de kimsin? Bunu neden yaptın? “

Çocuk korkudan iyice büzülmüş ne diyeceğini bilemiyordu.

Genç adam onun bu haline daha da sinirlendi:

" Bu attığın tuğlanın yeni aracıma yaptığı tahribatı görüyorsun, değil mi? Bunun bana neye mal olacağının farkında mısın?”

Çocuk yalvarmaya başladı:

"Lütfen efendim. Çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim, bilmiyordum. Eğer tuğlayı fırlatmasaydım kimse durmazdı..."

Park etmiş bir arabanın arkasına işaret ederken çocuğun gözyaşları titreyen çenesine süzülüyordu:

" Ağabeyim kaldırımın kenarından yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü, ben onu kaldıramıyorum. Lütfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmam için bana yardım eder misiniz? Benim için çok ağır."

Bu durumdan son derece duygulanan genç yönetici, boğazında büyüyen yumruyu zar zor da olsa yutkundu. Yerdeki genç adamı kaldırarak, tekerlekli sandalyeye geri oturttu. Mendiliyle, çizik ve yaraları sildi ve adamın ciddi bir yarası olup olmadığını kontrol etti. Küçük çocuk genç yöneticiye döndü:

"Teşekkür ederim efendim, Allah sizden razı olsun" dedi.

Genç yönetici, küçük çocuğun, ağabeyini kaldırımdan evine doğru götürmesini izledi.

Bulunduğu yerden arabasına geri dönmesi oldukça uzun sürmüştü. Uzun ve yavaş bir yürüyüştü. Genç yönetici, kapıyı hiç tamir ettirmedi. Kapıda oluşan çöküğü, hayatını birisinin kendisine tuğla atmasını gerektirecek kadar hızlı yaşamaması gerektiğini hatırlatması için öylece bıraktı.

BU DA BÖYLE BİR STİL

Adam, Amerika'da eğitim gören oğlunu ziyarete gitmiş.

Küçük bir yerde kalıyor oğlu, bir oda salon... Baba oğul hasret gidermişler. Oğlan babasını kız arkadaşıyla tanıştırmış. Gece saat 12 olmuş. Oğlan, babasını bir kenara çekmiş:

"Baba biz kız arkadaşımla beraber yaşıyoruz. Biz odaya geçiyoruz. Sen salondaki kanepede yatarsın" demiş.

Baba hiç sesini çıkarmamış. Yatmış.

Aradan bir müddet geçmiş, baba tam uykuya dalmak üzereyken, "gümmm" diye bir ses, duvarlar sallanıyor, avize şıngırdıyor. Baba yerinden fırlamış. Hemen yatak odasına koşmuş, kapıyı açmış. Kız yerde yatıyor, oğlan gardırobun üstüne çıkmış, oradan aşağıya atlıyor.

Baba feryadı basmış,

"Oğlum, dur, manyak mısın, kızı öldüreceksin !"

Oğlan hiç istifini bozmamış:

"Yaa, karışma baba, bu benim stilim. Sen yat uyu. Bu iş böyle çok zevkli oluyor"

Baba çaresiz gidip yatmış. 15 gün Amerika'da kalmış. Her gece gümmm, gümmm.

Sonunda vatanına dönmüş baba. 3 gün sonra oğlana bir telgraf gelmiş:

"Annen öldü. Stop. Stiline tüküreyim. Stop. Baban."

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.