“Çocuklar, size anlatacağım olayı dikkatlice dinlemenizi ve yorum yapmanızı istiyorum” der.
Anlatmaya başlar:
“Hastamız ne konuşuyor ne de denileni anlıyor. Saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor... Zaman ve kişi kavramı yok. Yalnız, nasıl oluyorsa, adı söylendiğinde tepki veriyor! Son altı aydır onun yanındayım. Ne görünüşü için bir çaba sarf ediyor, ne de bakımı yapılırken yardımcı oluyor... Onu, başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor... Dişleri bile yok! Yiyeceklerinin püre hâline getirilmesi gerekiyor. Gömleği, salyalarından dolayı sürekli leke içinde… Yürümüyor, uykusu düzensiz. Gece yarısı uyanıp, çığlıklarla herkesi uyandırıyor. Ama çoğu zaman mutlu ve sevecen... Fakat bazen ortada bir sebep yokken sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana kadar feryat figan bağırıyor.”
Profesör, sınıfa döner:
“Böyle birinin bakımını üstlenmek ister misiniz?” diye sorar.
Öğrenciler, hep bir ağızdan:
“Hayır” diye bağırır...
Profesör, bu işi büyük bir zevkle yaptığını, onların da yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırır.
Daha sonra profesör, hastanın fotoğrafını sınıfta dolaştırmaya başlar.
Fotoğraftaki doktorun altı aylık kızıdır.
***
ANALAR VE ÇOCUKLARI
Küçük Temel karnesini annesi Fadime’ ye gösterdiği vakit kadının tepesi atar.
Karne zayıf notlarla doludur.
Fadime, oğlunu karşısına alıp bağırır:
“Ula söyle bakayum eşek herif, ha bu nedur? Geçen yıl sınıf birincisi olmuştun. Bu yıl ne oldu sana? Sonuncu olmuşsun be!”
Küçük Temel annesinin elini öper ve ona gayet sakin vecap verir:
“Anacuğum, geçen yıl sen çok sevinmiştin. Bırak da bu yıl başka analar da sevisun da! Onların da sevunmak hakkudur!”
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
YONCA BADERNA
Bakış Açısı
“Çocuklar, size anlatacağım olayı dikkatlice dinlemenizi ve yorum yapmanızı istiyorum” der.
Anlatmaya başlar:
“Hastamız ne konuşuyor ne de denileni anlıyor. Saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor... Zaman ve kişi kavramı yok. Yalnız, nasıl oluyorsa, adı söylendiğinde tepki veriyor! Son altı aydır onun yanındayım. Ne görünüşü için bir çaba sarf ediyor, ne de bakımı yapılırken yardımcı oluyor... Onu, başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor... Dişleri bile yok! Yiyeceklerinin püre hâline getirilmesi gerekiyor. Gömleği, salyalarından dolayı sürekli leke içinde… Yürümüyor, uykusu düzensiz. Gece yarısı uyanıp, çığlıklarla herkesi uyandırıyor. Ama çoğu zaman mutlu ve sevecen... Fakat bazen ortada bir sebep yokken sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana kadar feryat figan bağırıyor.”
Profesör, sınıfa döner:
“Böyle birinin bakımını üstlenmek ister misiniz?” diye sorar.
Öğrenciler, hep bir ağızdan:
“Hayır” diye bağırır...
Profesör, bu işi büyük bir zevkle yaptığını, onların da yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırır.
Daha sonra profesör, hastanın fotoğrafını sınıfta dolaştırmaya başlar.
Fotoğraftaki doktorun altı aylık kızıdır.
***
ANALAR VE ÇOCUKLARI
Küçük Temel karnesini annesi Fadime’ ye gösterdiği vakit kadının tepesi atar.
Karne zayıf notlarla doludur.
Fadime, oğlunu karşısına alıp bağırır:
“Ula söyle bakayum eşek herif, ha bu nedur? Geçen yıl sınıf birincisi olmuştun. Bu yıl ne oldu sana? Sonuncu olmuşsun be!”
Küçük Temel annesinin elini öper ve ona gayet sakin vecap verir:
“Anacuğum, geçen yıl sen çok sevinmiştin. Bırak da bu yıl başka analar da sevisun da! Onların da sevunmak hakkudur!”