Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Atatürk Ve Türk Askeri

Yazının Giriş Tarihi: 21.08.2017 06:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.08.2017 06:13

Mustafa Kemal Paşa da, bu şehre gelmiştir; istasyon civarında karşılaştığı gönüllülere sorar,

“Nereye?”

Bilen yok!

Emir Subayı’ na yüksek sesle söyletir,

“Durun! Komutan Mustafa Kemal Paşa geldi!”

Bir duraklama olur ve ardından dağılmış askerler toplanır, Mustafa Kemal Paşa yüksekçe bir yere çıkarak onlara seslenir,

“Sizler kahramansınız. Aslanlar gibi dövüştünüz. Çok üstün düşman karşısında elbet çekilecektiniz. Şimdi, yeni kuvvetler vereceğim. Toplu olacağız ve düşmanı yeneceğiz. Benim buna inancım vardır.”

Bu sözler eğik başları doğrultur, asker yeniden canlanmıştır.

Mustafa Kemal ATATÜRK, önce bir asker ve komutan, sonra bilge bir devlet adamıdır.

O, askerî yetenek ve dehasını önce Çanakkale’ de, sonra Kafkasya ve Filistin cephelerinde kanıtlamış ve Türk Kurtuluş Savaşı’ nı süsleyen zaferle doruk noktasına ulaşmıştır.

“Ben düşündüklerimi sevdiklerime olduğu gibi söylerim. Aynı zamanda, gerekli olmayan bir gizi kalbimde taşımak gücünde olmayan bir adamım. Çünkü ben halk adamıyım. Düşündüklerimi hep halkın önünde söylemeliyim. Yanlışım varsa halk yalanımı çıkarır. Ama şimdiye kadar bu açık konuşmada halkımın beni yalanladığını hiç görmedim.”

ATATÜRK sonra şöyle övünür ve bunda kendisine olan güveni de görülür:

“ Şimdiye dek sözlerimle, hareketimle ulusumuzu aldatmamış olmakla kıvanç duyuyorum. ‘Yapacağım… Yapacağız… Yapabiliriz…’ dediğim zaman; onların gerçekten yapılabileceğine aklım yatmış ve kanmışımdır.”

Hayatı boyunca emir veren bir insan, bir komutan ve bir devlet adamı için bunu diyebilmek ve haklı olduğunu söyleyebilmek ne mutlu bir sonuçtur.

ATATÜRK, yaşantısı boyunca, toplumsal emeli bulmak amacıyla halkıyla, askeriyle topluca ve tek tek görüşmüş, işte bundan sonra askerine ve ulusuna duyduğu güven hissi giderek artmıştır.

ATATÜRK, her fırsatta, çok iyi tanıdığı Türk Askeri’ne olan sevgisini, güvenini ve övgüsünü dile getirmiştir. İşte örnekler:

“Askerler mert olur. Türk askeri ise mertlerden mert ve pek civanmert olur. (1919)

“Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rastlanmamıştır. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle, hiçbir korkunun yıldıramadığı demir gibi temiz kalbinle düşmanı sonunda alt eden büyük gayretin için minnet ve şükranımı söylemeyi kendime en değerli bir borç bilirim.” (1921)

“Bu milletin evlâtlarının fedakârlıkları, kahramanlıkları için ölçü bulunamaz. Erlerimiz hakkında yeni bir şey ilâve etmek isterim: Kahraman Türk askeri Anadolu muharebelerinin manasını anlamış yeni bir ideal ile savaşmıştır.

Böyle evlâtlara ve böyle evlâtlardan oluşan ordulara sahip bir millet elbette hakkını ve bağımsızlığını tam anlamıyla korumakla başarılı olacaktır. Böyle bir milleti bağımsızlığından yoksun etmeye kalkışmak hayal ile uğraşmaktır.” ( 1921)

“Bütün tarih bize gösteriyor ki, milletler, yüksek hedeflerine erişmek istediği zaman, bu feveranları (coşmaları) karşısında üniformalı çocuklarını bulmuşlardır. Tarihin bu genelliği içinde büyük bir ayrılık bizim tarihimizde, Türk tarihinde görülür.

Bilirsiniz ki, Türk Milleti, ne vakit yükselmek için adım atmak istediğinde, bu adımların önünde daima lider olarak, daima yüksek millî ideali gerçekleştiren hareketlerin önderi olarak kendi kahraman çocuklarından kurulu ordusunu görmüştür.

Bunun içindir ki, Türk Milleti tehlikelere karşı elinde kılıç yürümeye hazır bulunan kahraman çocuklarına derin güven duymuştur. Ve bu güveni daima duyacaktır. Bundan sonra da Türk milletinin yüksek idealinin gerçekleşmesi için kahraman asker evlâtları hep önde gidecektir.

Bugün Türk Milleti başarılı olduğu her hayati şeyin kahramanı olarak kendi ordusunu, ordusuna komuta eden öz evlâtlarından kurulu subaylar topluluğunu, yüksek komuta kademesini görmektedir. Millet ve kahraman çocuklarından meydana gelen ordu, o kadar birbiriyle kaynaşmıştır ki, dünyada ve tarihte bunun örneği çok azdır. Bu millî görünüş ile daima övünebiliriz.

Ordudan bahsederken bu memleketin hakikî sahibi olan Türk milletinin aydın evlâtlarından bahsediyorum. Bu evlâtlar içinde şüphe yok ki, yarının kahramanlarını yetiştiren eğitimcilerimiz dâhildir. Gerektiğinde derhal görünümünü değiştirerek gerektiği yerde başını veren ve ordu ile beraber yürüyen öğretmen arkadaşlarımız da dâhildir.

Ben, yüksek ordumuzun subaylarından ve onlarla Türk’ ün aydın evlâtlarından bahsettiğim zaman, onlarla beraber olan fikren, vicdanen, ilmen millî kahramanlığa katılmaya hazır Türk gençlerinden bahsediyorum.” ( 1931)

Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün öncelikle, “mensubu olmakla övündüğü, gurur duyduğu Türk Milleti”, sonra da tüm insanlık içinde çok özel bir yeri vardır.

ATATÜRK, sadece bir asker, komutan ve bir devlet kurucusu değil, doğuştan bir takım erdem ve meziyetleri de bünyesinde toplayan, yaptıklarıyla geleceğe de ışık tutan bir yol göstericidir.

Elbette, bir toplumla, o toplum içinden çıkmış lider arasındaki ilişki, ne bu lideri putlaştırmaya, ilâhlaştırmaya ne de lideri ve yaptıklarını toplum içinde eritmeye yöneltebilir.

Bu özellikleri taşıyan liderler topluma yön verdiği için işaret feneridir ve o toplum gerçeğidir.

Türk Milleti’ nin arzu ve iradesini kendi içinde derinden hisseden ATATÜRK,  tarihin akışını değiştiren kader adamıdır ve Türk Milleti’ nin bağrından çıkan ayrılmaz bir parçasıdır.

ATATÜRK Diyor ki:

“ Ne Mutlu Türk’ üm Diyene!”

Değerli okurlar, fırsat buldukça aşağıdaki bağlantıyı tıklayıp, ilginizi çeken bölümlere göz atabilirsiniz.

http://www.yalovamiz.com/tarihten-sayfalar/

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.