Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

29 Ekim’ İn Gizemi Nedir?

Yazının Giriş Tarihi: 01.12.2022 16:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.12.2022 16:06

“Acaba Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti neden 29 Ekim’de ilân etmiştir. Neden 27 Ekim veya 1 Kasım değil?”

Çankaya Köşkünde yemek sonrası Atatürk’ün yanına gider.

“Paşam benim dikkatimi çekmiştir. Cumhuriyetimizin ilânının 29 Ekim gecesine denk gelmesi acaba bir tesadüf müdür? Üç gün evvel, beş gün sonra da olabilirdi,” der.

Atatürk bu soruyu şöyle yazıtlar:

“Mütarekenin ilk günlerini hatırlarsın. Saray ve hükûmet teslimiyeti kabul etmişti. Hükûmet sarayın, saray da itilâf devletlerinin elinin altına girmişti. Saray bu halinden memnundu. Fakat ben bunu kabul edemezdim. Buna karşı koymakla bir çıkış yolunu temin ederek, bu mazlum milleti tarih sahnesinden silmek, ortadan kaldırmak isteyenlere karşı harekete geçmek için kendimi vazifeli saymıştım.

Dünyada tek başımıza idik, fakat benim inandığım ideale benimle beraber olanlar da bağlandılar ve netice hâsıl oldu.

Mütareke 30 Ekim 1918’de imzalanmıştı. Vatan parçalanmış, istilâya uğramıştı. Peki, 30 Ekim 1918’den bizim İzmir’e girdiğimiz tarih olan 9 Eylül 1922’ ye kadar kaç yıl geçti? Dört yıl. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti ilân ettik.

İşte beş yıla sığdırdığımız büyük inkılâp, bizim yaşadığımız şartlara duçar olmuş, hangi milletin tarihinde vardır? Bu mazlum millet kendisinin hakkı olan yere ulaşmıştır, çektiğimiz acıların, sıkıntıların en büyük mükâfatı işte budur. Bütün dünya bunu görmüştür.

Daha da görecekleri vardır. Beni en çok mesut eden hadise, bu mazlum milletin hak ettiği bu yere gelmesidir. Sen benim 30 Ekim 1918 sonrası günlerdeki çektiğim azabı bilirsin. Yanımdaydın. Mondros 30 Ekim’dir. Cumhuriyet 29 Ekim. İşte bu da, mazlum bir milletin ahıdır. Sanırım ki o zamanki devletler bunu anlamışlardır.”

Atatürk bir an durur, elini masanın üzerine koyar ve:

“ Deyiniz ki, bu tarihten silinmek istenilen bir milletin öcüdür…”

Fahrettin Altay

“Ama paşam bundan hiç bahsetmediniz!”

Atatürk cevap verir:

“Övünmek olur, övünmek benimle beraber mefkûreye inananların, milletin, ordunun hakkıdır.”

Fahrettin Altay’ın Atatürk’ün bu olaya bakışıyla ilgili düşüncesi şudur:

“…Cumhuriyetin ilanı üç gün önce, iki gün sonra da olabilirdi. Bazı akımlar vardı, onlara karşı harekete geçmişti. Ama dikkatimden kaçmayan husus, müzakerelerin bir an evvel bitmesini istemesiydi. Adana’dan İstanbul’a verdiği şifrede yanında bulunduğum için, mütareke koşullarına olan şiddetli itirazını ve o günkü azabını çok iyi biliyordum. Diyelim ki, bu bir milletin öcüdür sözünden bir netice çıkarabiliyorum, belki iki neticeyi birden elde etmek istemişti.”

Son söz: 29 Ekim 1923 Cumhuriyet’imizin ilânı Mondros Ateşkes Antlaşması ve Sevr Antlaşması’nın intikamıdır!

Her anlamı ile büyük Türk ulusunun öz ve aziz malı olan Cumhuriyet kıymetli evlatlarının elinde daima yükselecek ve sonsuza dek yaşayacaktır.

ALINTIDIR

(Kaynak: Prof. Dr. Metin Kale, Cumhuriyet, 31 Ekim 2011)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.