Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kendir Vekillere Seslendi, ”Fay Yasası Çıkartılsın”

Yalova Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Osman Kendir Yalova Milletvekillerine seslenerek, “Fay Yasası Çıkarılsın” diye seslendi.

Haber Giriş Tarihi: 19.08.2020 10:13
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak: Haber Merkezi
yalovamiz.com
Kendir Vekillere Seslendi, ”Fay Yasası Çıkartılsın”

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) tarafından meclise ve siyasi partilerin başkanlıklarına sunulan Fay Yasa Tasarısı halen meclis tarafından yasalaştırılmadı. Yalova Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Osman Kendir, son aylarda Denizli, Manisa, Balıkesir, Elazığ, Malatya ve Van’da meydana gelen depremlerde 50’den fazla kişinin öldüğü, bin 700’den fazla kişinin de yaralandığı hatırlatılan açıklamada, can ve mal kayıplarının çoğunun “Aktif Fay Zonları veya Hatları” üzerine olduğu ifade etti.  Kendir, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) 2012’de hazırladığı haritaya göre Sakarya, Yalova, Manisa, Eskişehir, Maraş, Erzurum, Hakkari ve Bingöl gibi 18 kent merkezinin, 80’ni aşkın ilçenin ve 502’yi aşkın köyün “Aktif fay zonları” üzerinde oturduğu ifade etti. Yalova Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Osman Kendir haritaya göre büyüklüğü 5.5 ve üzeri deprem üretebilecek 486 diri fay veya fay segmenti olduğu vurguladı. Konuyla ilgili olarak bir açıklama yapan Kendir AK Parti ve CHP Yalova milletvekillerine seslendi. Kendir, “Yalova milletvekillerine açık çağrımdır. Türkiye fay yasası meclisten geçmelidir. Yalova’nın, en aktif bölgede yer alması ise bu ilin insanları açısından hayati bir önem taşımaktadır” dedi.

Fay Yasası teklifi nedir?
Meclise sunulan Fay Yasa Teklifi’nin gerekçesi ise şu şekilde özetlendi; Ülkemiz, jeolojik yapısı nedeniyle her zaman yıkıcı depremlerle karşı karşıya bulunmakta, son yaşadığımız Denizli, Manisa ve en son Elazığ (Sivrice) ve Khoy ( VanBaşkale) depremlerinde olduğu gibi önemli can ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Başta deprem olmak üzere doğa olaylarının afete dönüşmemesi için yapılması gerekenlerin en başında afet zararlarını azaltıcı ve önleyici yasal düzenlemelerin bilimsel, teknik normlara ve uluslararası standartlara uygun olarak yapılması gelmektedir. Gerek ülkemizde, gerekse dünyada deprem etkisi altında mevcut binaların hasar görebilirliği; kentleşme için yanlış yer seçiminin yapılması, bina taşıyıcı sistem yapısının yetersizliği veya düzensizliği, yapıda kullanılan malzeme ve işçiliğin niteliği ile yapının oturduğu zeminlerin jeoteknik özellikleri ile aktif fay hatları üzerine inşa edilmesi gibi dört temel nedenden kaynaklandığı bilinmektedir. MTA Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalarla güncellenen Türkiye Diri Fay Haritasına göre büyüklüğü 5.5 ve üzeri deprem üretebilecek 486 diri fay veya fay segmenti olduğu ortaya konulmuş ve “Aksaray, Bolu, Sakarya, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Erzurum, Kahramanmaraş, Hatay, Hakkari, Muğla, Eskişehir, Kütahya, Bingöl” gibi 18 ilimizin merkez yerleşim birimleri ile 80’ini aşkın ilçe merkezinin ve ilk belirlemelere göre yine içinde son Elazığ Sivrice depremini yaşadığımız köylerin de bulunduğu 502 köyümüzün deprem üretme potansiyeli yüksek aktif fayların geçtiği hatlar üzerine doğrudan oturduğu görülmüştür. Son yaşadığımız, Elazığ depremi de göstermiştir ki, depreme kaynaklık eden Doğu Anadolu Fay Zonu üzerine oturan binaların depreme karşı koyarak ayakta kalması mümkün olmamış, can ve mal kayıpları ortaya çıkmıştır. Bu durum son yaşanan Van (Başkale) depreminde de benzer şekildedir. Günümüzde ülkemizde binlerce binanın fay hatları veya zonları üzerinde yer aldığı ve yüzbinlerce vatandaşımızın can ve mal güvenliğinin bulunmadığı yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır. Çok sayıda il merkezimizin ve ilçelerimizin de benzer durumda olduğu göz önüne alındığında, başta aktif fay hatları veya zonları olmak üzere, doğa kaynaklı afetlere uğramış veya uğrayabilir alanlar üzerine herhangi bir yapı inşa edilmesinin önlenmesi ve bu zonlarda mevcut binalar için ise acilen önlem geliştirilmesine yönelik yasal düzenlemelerin yapılması, 7269 sayılı Kanun kapsamına bu konunun da alınması büyük önem arz etmektedir. Doğa kaynaklı bir olayı afete dönüştüren en önemli etmenlerden biri de yapının üzerine oturduğu zeminlerin jeolojik ve jeoteknik, yani zemin birimlerinin özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Yapıların depremlerde ayakta kalmasının sağlanmasında son derece önemli olan zemin etütlerinin arazide ve raporlar üzerinde denetimi halen yasal bir hüküm altına alınmamıştır. Yapı denetimi süreçlerinin, mimari, statik, elektrik, makine projelerinin denetiminde olduğu gibi jeolojik-jeoteknik (zemin ve temel) etüdünü de kapsayacak şekilde genişletilmesi ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun kapsamına alınması afet zararlarının azaltılmasında önemli bir eksikliği gidermiş olacaktır. Diğer taraftan, yapı üretim süreçlerinde yapılan her türlü etüt ve projenin uluslararası norm ve standartlarda yapılmasının sağlanması ve denetiminin çok yönlü bir şekilde yapılması afetlere karşı güvenli bir yapı üretimine önemli katkı sağlayacaktır. Ülkemizde yapı üretim ve denetim süreçlerindeki harita, etüt, plan ve projelerin kalitesi ve niteliğinin geliştirilmesi, bunlarla ilgili mesleki denetimin ilgili kuruluşlar yanında Anayasal bir kuruluş olan meslek odaları tarafından da denetlenmesi ve sonra uygulamaya sokulması ile mümkün olacak ve afetlere karşı sağlıklı ve güvenli bir yapı üretimini de mümkün kılacaktır”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.