Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Çanakkale’de Anzaklar

Birinci Dünya Savaşı’nın en mutsuz günleriydi... İtilaf Devletleri, Çanakkale Boğazı’ndan geçerek İstanbul’u ele geçirmek ve savaşın gidişatını lehlerine çevirmek istiyorlardı. Bu sebeple de donanmalarının büyük bir kısmını Çanakkale Boğazı dışında toplamışlardı.

Haber Giriş Tarihi: 25.04.2017 06:44
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak: Haber Merkezi
yalovamiz.com
Çanakkale’de Anzaklar

Önce, sadece gemilerini boğazlardan geçirmeyi düşündüler. 18 Mart 1915 günü yaptıkları deniz geçiş harekâtı başarılı olamadı. Bu sefer, kıyıya çıkaracakları birliklerle Gelibolu Yarımadası’nı ele geçirmeyi müteakiben donanmanın boğazdan geçmesini planladılar. 25 Nisan 1915 günü başlayan bu harekât da başarıya ulaşamadı. Çatışma siper muharebelerine döndü.

Nihayet, 8/9 Ocak 1916 gecesi, son askerlerini de gizlice çekerek Çanakkale Boğazı’ndan uzaklaştılar.

Bugün, Gelibolu Yarımadası’na ayak bastığınızda, gökleri, denizleri ve tepeleri kaplayan görkemli bir sesin, ruhunuzu titrettiğini ve tüm benliğinizi doldurduğunu hissedersiniz. Kurmay Yarbay Mustafa Kemal’in sesidir bu:

“ Size ben taarruz etmeyi emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde, yerimize yeni kuvvetler ve yeni kumandanlar gelebilir. Bize verilen bu namus görevini yerine getirmek için bir adım geri gitmek yoktur.”

İşte Çanakkale Zaferi budur. Zaferi yaratan inanç da, bu görkemli emrin her geçen gün daha yücelen anlamında sembolleşmiş, sonsuzlaşmıştır.

Çanakkale Muharebeleri’ nin Avustralya ve Yeni Zelandalıların siyasi tarihinde özel bir yeri vardır.

O tarihte Avustralya bir İngiliz dominyonu idi.

Birinci Dünya Savaşı’nın başında İngiltere, Almanya’ya karşı savaşırken, dominyonlar yasasına göre, Avustralya ve Yeni Zelanda meclisleri, isterlerse tarafsız kalabilirlerdi. Fakat hararetle yardıma koştular. Gönüllüler celp ve konak amirliklerine aktı. Gönüllülerin yüzde doksanı bekâr erkeklerdi. Kendilerine büyük bir serüven olanağı sağlayacağına inandıkları böyle bir görevden uzak kalmamak için, birbiriyle yarışan gönüllüler arasında, yaşlarını büyüterek kadroda yer almaya çalışanlar olduğu gibi, yüksek eğitim görmüş aydınlardan da rütbesiz er olarak hizmet kabul edenlerin bulunuşu bu ilginin açık kanıtları idi.

Bu insanlar, Türkler’e karşı dövüşmek üzere gönüllü yazıldılar ama, değil Gelibolu’nun, Türkiye’nin nerede olduğunu bile bilmiyorlardı.

O senelerde bunu bilmelerine olanak yoktu. Zira karnı doyurulup, sırtına süslü elbiseler giydirilen bu insanlar, efendileri İngiltere’ye kendilerini adamışlardı.

Aldatıldıklarından habersiz olan Anzaklar’a, “ Niçin savaşıyorsunuz? “ diye sorulduğunda; “ İngilizler bizim kardeşimiz. Dilimiz, kültürümüz birdir” diyorlardı.

Çanakkale’de savaşan Anzaklar’dan Allan Jack, savaştan sonra şunları söylüyor:

“...Limni Adası’nda kaldığımız süre içinde defalarca çıkartma tatbikatları yapmıştık.  Böyle bir görev için hazırlandığımızı biliyorduk, fakat ne zaman ve nereye çıkarılacağımız hakkında kesin bir bilgimiz yoktu.  O sırada bize verilen bilgiler,  Türk askerlerinin barbar oldukları, esirlere çok fena muamele ettikleri yolunda idi. Gelibolu’ya çıkıp savaşa girdikten sonra, tanığı olduğumuz gerçeklerle bütün bunların ne kadar yalan olduğunu anlamakta gecikmedik.”

Çanakkale’de savaşmış olan bir başka Anzak, Rowling Lennox ise şunları söylüyor:

“...Türkler’e karşı savaşırken, henüz 19 yaşında bir genç olarak ne o savaşın mahiyeti, ne de sebepleri hakkında esaslı bir bilgim vardı. Bildiğim tek şey, İngiltere, Türkiye’ye savaş açmıştı, bizlerin de o günkü duruma göre, bu karara uyması gerekmekteydi.”

Henry Akfred Clapson adlı bir Anzak’ın anlattıkları da farklı değil:

“...O savaş yılları içinde devam eden olumsuz yöndeki telkinler, propagandalar ve gençlik çağımızın tecrübesizliği nedeniyle doğru olarak kıymetlendirmekten uzak kalmış olduğum hususları ancak zamanla idrak edebildiğimi itiraf etmem açık kalplilik olacaktır. Evet, zamanla anlamıştım ki, biz Gelibolu’da yurdunu yabancı istiladan korumak için azimle savunan cesur bir millete karşı savaşmıştık.”

Çanakkale’de savaşmış bir ANZAK olan Lord Casey, şunları söylüyor:

“ Bizler o yarımadada kahraman Türk Milleti’ne duyduğumuz takdirle ayrılmışızdır. ..Sonuç olarak belirtmek isterim ki, sizler kahraman olduğu kadar insan ve uygar bir milletin evlâtlarısınız.”

Bu sözler, Anzaklar’ın Avrupa’nın ekonomik ve siyasi çıkarları uğruna aldatıldığı ve gerçeklerin bu insanlar tarafından Çanakkale Muharebeleri’ nde anlaşıldığı savını da ispatlamaktadır.

O tarihlerde Avustralya, 6 eyaletten oluşan bir federasyondu. İşte Çanakkale Muharebeleri’ nde, daha önce birbirine yabancı gibi duran federe eyaletlerin askerleri birbirleriyle kaynaştı. Çanakkale Muharebeleri’ nden sonra da Avustralyalılar bir millet ve tek devlet oldukları bilincine ulaştılar.

İşte bu nedenle Avustralyalılar, kara muharebelerinin başladığı 25 Nisan’ı “ANZAC DAY” (Anzak Günü) adı altında milli bir bayram olarak kutlamaya başladılar. (ANZAK (ANZAC): Australia- New Zeland- Army- Corp kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir deyimdir. Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu anlamında kullanılmıştır.)

Yine aynı nedenledir ki, Çanakkale Muharebeleri’ ne katılan Avustralyalılar ve Yeni Zelandalılar, her yıl 25 Nisan’da Gelibolu’yu ziyaret etmekte ve törenlere katılmaktadırlar.

1985 yılında Türkiye ile Avustralya ve Yeni Zelanda hükümetleri arasında varılan bir anlaşma gereğince, Anzakların çıktığı Arıburnu Koyu’na “Anzak Koyu” (ANZAC COVE) adı verildi ve Atatürk’ün 1934 yılında söylediği sözlerin yazılı olduğu bir kitabe dikildi.

“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar:

Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar; Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır.  Bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”

Avrupa devletleri arasındaki ekonomik ve siyasi çıkarlar Birinci Dünya Savaşı’nda daha zayıf ırkların sırtından çözüme bağlanmak istenmiştir. Çanakkale Muharebeleri’ nde Türk ordusu müttefiklerinden daha çok kayıplara uğradı. Ancak bu büyük zafer,  çökmekte olan yıpranmış bir imparatorluğun içinden dinç ve güçlü Türk Milleti’nin varlığını ortaya koyması yönünden ayrı bir değer kazandığı gibi dominyon halklarına ve Anzaklar’a,  kendilerinin bir sömürge insanı değil, milli bir karakter taşıyan insanlar oldukları duygusunu da kazandırmıştır.

(NOT: Gelibolu’da 25 Nisan’da yapılan Şafak Ayini için binlerce kilometre uzaktan gelen on binlerce ANZAC torunundan  ders alması gerekenler de var ama  onlar bu yazının konusu değil.!)

AHMET AKYOL, YALOVA, 25 Nisan 2017

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.